17 Nisan 2010 Cumartesi

Yaşamın Kıyısından: BUGÜN BİR HAYALDİ...


Çocukken ne çok hayal kurardık değil mi? Yeni bir oyuncak bebeğin hayali süslerdi belki düşlerimizi. Hatta, öylesine canlıydı ki bu hayal, o bebeğe sahip olduğumuzu düşünür, ne renk kıyafet alıp saçını ne şekilde tarayacağımızı bile kafamızda yaratırdık. Ya da oyuncak arabımızı hayal eder ve onunla hangi zamanda evin hangi köşesinde oynayacağımızı hatta hangi arkadaşımızla paylaşacağımıza dek tasarlardık. Biliyor musunuz, çoğu da ummadık anda pat diye gerçekleşiverirdi. Neden acaba:) Saf bir istek, yakıcı bir arzu ve imgeleme gücü, ta çocukluğumuzda bile bizim içimizdeyken ne oldu da bu yetiyi sular altına gömdük?


Büyüdükçe, hayal kurmanın saçma bir şey olduğuna inandırdık kendimizi. Daha doğrusu dış güçlerin edinimlerini bize empoze etmesi sonucu önce inandırıldık. Eh, bir şeye ne kadar inanırsanız zihninizde de o denli kök salacağından dolayı, bir de baktık ki hakikaten de hayal kurmak saçma. Neden? Çünkü vakit kaybı ve zaten hiç bir zaman gerçekleşmiyor. Mu acaba?


Biz büyüdükçe egomuz da boş durmadı, bizimle beraber büyüdü. Öyle ki, semirdi bile diyebiliriz. Ve alma arzusu o denli genişledi ki beraberinde kaçınılmaz olarak tatminsizlik duygusunu da getirdi. Hayallerimizle bile tatmin olamadık. Bir daldan diğerine uçan kuşlar misali, hayallerimiz resmi geçit yaptılar usumuzda. Bırakın birini sıkıca tutmayı, izlerken bile yorulduk. Bu da en çok ikincil doğamız olan egomuzun hoşuna gitti. Çeşit çeşit hayaller kurup sonunda da sükutu hayale uğradık.Nihayetinde de çevremizin dayatmasını boşa çıkarmamış olduk: "Hayalperest olacağına otur gerçekçi ol." Oldu, baş üstüne. Hat safhada gerçekçi olup en acı gerçeklerle dolu bir yaşama adım attık.


Oysa, dünyada çizgi film endüstrisinin devi olan adam Walt Disney, bundan nerdeyse bir asır önce ne demişti: "Her şey bir hayalle başladı." Yok canım, Walt amca yanılıyor olmasın, hani her şey çok gerçekti ve daima realite ile başlardı !!!

Yarım asır sonrasında fiziğin büyük üstadı Einstein da buna benzer bir cümle ile egoyu şaşkına çevirdi: "Hayalleriniz geleceğinizin fragmanıdır." Yok artık bu kadarına da pes valla! Ne yani, oturup hayal mi kuracağız tüm gün?


Evet tüm gün hayal kuracaksınız fakat egonuzun sizi alıştırdığı yöntemde değil. İnsanlar iki çeşittir. Birinci grup, oturup sürekli hayal kurar fakat eyleme geçmez. Çünkü, eyleme geçmesini sağlayacak kadar güçlü ve tutkulu bir arzusu yani hayali yoktur. Bu sebepten bugünkü hayali ırmak kenarında küçük bir ev iken, yarın sabaha metropolde çatı katında yaşamayı düşler. Ve bu böyle, tıpkı kuşlar misali, daldan dala konan hayallere dönüşür. Sonuçta da hayallerden hiç bir şey olmayacağı kanısına vararak, bugünün mimarı oluverir.


İkinci gruptaki insanlar da hayal kurarlar. Hem de her gün bunları düşlerler. Ne var ki, onları ilk gruptakilerden ayıran en önemli özellik, hayal ettikleri şeye karşı içlerinde besledikleri tutkudur. Bu tutku öyle bir motor işlevi görür ki, hayallerine giden yolda verdikleri emek ne kadar ağır olsa da içlerinde daima enerjileri vardır. Ayrıca, tıpkı çocuklarda olduğu gibi yaratıcı bir imgeleme ile bu hayallerinin detaylarını bile sanki ona sahipmişcesine zihinlerinde kurarlar. Ve ne olur bilin bakalım? Evren, bu insanlara yol verir, hatta kimi vakit ummadıkları anda hayallerini bir güzel paketleyip kapılarına bırakıverir. ( A birileri mucize mi dedi acaba?:)


Mana ilminde de Yaratan'ın eril ve dişil yanı olduğunu söylemiştik. Eril taraf düşünür, dişil taraf ise aksiyona geçip üretir. Ama dikkat edin, sıralama önemli. Yani, önce dişil taraf üretip sonra da oturup eril taraf "hmm şunu yaratsam" diye düşlemiyor. Sanırım, büyük üstatlar bu bilgiye yaşamlarında vakıf olmuşlardı. Einstein, önce düşledi, arzu duydu, peşini bırakmadı ve gerçekleştirdi. Mozart, oturup da hemen piyano tuşlarına basmadı. Önce kafasında düşledi, sonra aksiyona geçti.


Bugün geldiğiniz konum nedir? Sığ bir yaşamda bir maaş almanın garanticiliği içerisinde küçük çemberinizde mi yaşıyorsunuz? Evet mi, o halde bir vakitler bu sizin hayalinizdi. İnanmazsanız, gidip bilinçaltınıza sorun, tabi egonuz ordan lafa karışacaktır:)


Yarınınızı değiştirmek bugünkü zihninizde yatıyor.

Ve unutmayın, bir vakitler bugün de bir hayaldi...


BURCU AŞÇI

17.04.2010