16 Ocak 2010 Cumartesi

Kelam Damlası: RUH NEDİR?


Ruh nedir adlı konumuzu üç madde ekseninde toparlayacağım.

Birincisi, bugün tüm dünya dinlerinin kabul ettiği inanıştır. Buna göre, beden ayrı ve ruh ayrıdır. Beden öldüğü vakit, ruh da ayrılarak sonsuzluğa gider. Üç dinin bakış açısına göre ruh, dünyada yaptıkları sonucu ya cehennem de cezalandırılır ya da cennette ödüllendirilir.


İkinci bakış açısı ise felsefecilerden geliyor. Onlara göre ise beden de var, ruh da var, fakat beden ruhsuz da yaşayabilir.

Buraya bir dip not eklersek, ateistlere göre ise bedenimiz sadece bir makina gibi çalışmaktadır.


Fakat, mana ilmi açısından ruh konusunu ele alırsak, ortaya daha farklı ancak bir o kadar da anlamlı bir tablo çıkıyor.

Yaratan'dan kopan her ışık, bir bedene girdiği vakit, o insan da iki şey oluşmuş oluyor.

Nefeş ve Ruah...Yani Nefs ile Can...Bu, inançlı ya da inançsız, herkes de vardır. Dinsel seviye burada ki Ruah'ı Ruh olarak ele alır. Halbuki, bir kabile reisinde de, bir ateistte de, bir sanatçıda da, kısacası herkes de Nefeş ve Ruah bulunmaktadır. Yaşamı bu iki öğe ile sürdürürüz...

Anne karnındaki bir bebeğin de Nefeş ve Ruah'sı bulunmaktadır. Ancak, bu o bebeğin henüz Yaratan ile birleştiğini göstermez. Çünkü Yaratan ile birleştiren şey, mana ilminde ki ruh ise Neşama olarak adlandırılır.


Mana ilminde Neşama, bedenin de üstündedir. Şöyle bir örnek verelim. İnsan bedenini dokuma tezgahı gibi ele alalım ve dünyaya bir canlı geldiğinde yukarıdan derhal Adam Kadmon'da bölünen o ışık iniyor. Bu Ruah'tır. Ve dokuma tezgahı çalışmaya başlıyor.

Ancak, Yaratan'ı edinmek için gönül gözünüzün açık olması gerekmektedir. Nice inanlıyım diye geçinen kişiler vardır ki, malesef, edinimden ziyade sadece kör bir inanca sahiptirler. Ezbere dayalı ve kimi el-kol hareketleri ile Adem seviyesinde bir inanışın takipçisidirler. İşte o tarz insanların gönül gözü açılmamıştır, dolayısıyla Neşama'dan yoksundurlar. Ve eğer Neşama siz de henüz yok ise, ıslah olacak bir şeyiniz de yoktur. Yaşam yolculuğunuza Nefeş ve Ruah ile devam edersiniz. Yani, bitki ya da hayvan seviyesinde...

Ancak, bir gün olur da düşünmeye, sorgulamaya, ve her şeyi bir yana bırakıp Yaratan'ın özüne inmaya çabalarsanız, bu, sizin gönül gözünüzün açıldığının işaretidir. Yani, Neşama siz de işlemeye başlar.

Olay, algıyı açmak ya da açmamak ile ilgilidir. Siz, algıyı Tanrı yönünde açmaya başladığınız takdir de Neşama yani Yaratan'ın Ruhu siz de işlemeye başlıyor.

Bir özet yapacak olursak şöyle toparlayalım:

Her birimizin bedeni birer kap gibidir. Kabın hayatta kalabilmesi için Ruah yani Can var. Fakat, Yaratan'a dönüşü sağlayan o ıslah için gönül gözünün açıklığı gerekir. O noktada Neşama siz de işlemeye başlar. Eğer şimdiki yaşamınızda bu ıslahı tamamen başaramazsanız, kap gider yani beden ölür; fakat yeni bir kap gelir ve ıslaha devam edilir. Ta ki o kopup geldiğimiz Yaratan'a dönene kadar. Neşama'yı alıp almamak ise tamamen bireyin kendisine kalmıştır.

Ruh hakkındaki temel açıklamalarımız bunlar. Eğer, cennet ve cehennem veya yargı ne oldu diye soracak olursanız, lütfen Tekamül başlıklı konumuza göz atınız.



Derleyen: Burcu A.