13 Aralık 2009 Pazar

Kelam Damlası: ANLAŞILMAZ YOLLAR


İncil-i Şerif, Romalılar 11:33 Yolları ne denli anlaşılmazdır-
Rom.11:33 Kainat bizim penceremizden bakıldığına anlaşılmazdır. Bizim hem maddeye hem manaya bakışımızda hep içinde bulunduğumuz koşul ve sınırlılık hakimdir. Bu hakim bakış açısı oldukça dar büyük bir okyanusta küçük bir damla misalidir. Durum böyle olunca "göğün kuşlarından yerin sürüngenlerine ve okyanus diplerinde balıklara bile "hükmetmeye davet edilmiş bir manada Yaratan'ı sureti olan insan yılana itaat eder bir hale gelme durumunda kalmıştır. Bu durum Adem seviyesinin durumudur. Bu durum bugünde geçerli olan bir durumdur. Anlaşılmaz olan yollar ve çarklar içersinde kök ve dal ilişkisinin bilincinden uzak olan insan için bütün bu büyüklük bu görkem kafa karıştırıcıdır. Oysa Yaratan'ın yarattığı bütün kainat sistemi Yaratan düşüncesi içinde herşey yerli yerinde yerleşmiş değişmez ve sabittir. Bu sabitlik içinde kainatta hiç bir şey dengesiz değildir. Hiç bir şey yersiz değildir. Herşey olması gereken yerde ve koşul içindedir. Ama bu dahi insan için anlaşılmazdır. Anlaşılmazdır çünkü bunun bir nedeni "görüp görüp görememe ve duyup duyup duyamama" gibi bir soruna sahip olmamızdır. Bu anlama zorluğumuzun belli başlı üç ana nedeni bulunmaktadır; bunlardan birincisi Yaratan suretinde yaratılmışlar olarak aslında bir türlü bu yaratılış düzenini algılayıp, her şeyin tamamen yerli yerinde ve düzen içinde ve bir "sebep sonuç ilişkisinde var olduğunu" kabulde zorlanmamızdır. İkincisi ise, bütün bu sebep sonuç ilişkisinin bizi nereye götürdüğü konusunda bir fikre sahip olmadığımız düşüncesinde olmamız ve dolayısı ile bunun emniyetsizliğidir. Üçüncüsü ise, bu gidişin tamamen bizim arzularımızın, kontrolümüzün ve aynı zamanda istemimizin dışında olmasıdır. Kısacası, "bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete" halk deyişinin çok iyi bir biçimde ifade ettiği gibi aslında tamamen varlık içinde yokluğumuzun farkındalığında olmanın şaşkınlığı içindeyizdir. Çünkü bu denli engin bir kainatın ve bu denli büyük bir madde ve mana denizinin ortasında adeta biz de bize göre Yaratan'ın "hiç-varlık" olması gibi kendi çapımızda ve küçücük bir damla, zerre olmamızdan kaynaklı bir "hiç-varlık" hissiyatı içinde kaybolur gideriz. Bu da bizim o kutsal yazıların başlangıcında ifade edilen Yaratan nurunu yansıtan ve suret olmanın asaleti ve gücündeki insan insan olma özelliğimizi ve bu koşul için yaratılmışlığımızı ortadan kaldırmaktadır.

Gökler Açılır