28 Kasım 2009 Cumartesi

Mesel Çalışması: Tohum Benzetmesi


TOHUM BENZETMESİ
Matta 13:1-23

Mesih’in sözlerine baktığımızda biz bu sözlerin oldukça resimsel bir anlatıma sahip olduğunu görüyoruz.
“Kendi sözlerinizle aklanacak, yine kendi sözlerinizle suçlu çıkarılacaksınız” (Mt.12:37) ve dikkat edersek Mesih’in sözleri insanları sürekli çekiyordu.
Devenin iğne deliğinden geçmesi; kişinin gözünden mertek çıkarılması, bölünmüş bir evin yıkılacağı, çocukların ekmeğini köpeklere atmak, Ferisilerin mayası gibi sözlerle vaazlarını ifade ediyordu.
Meselleri ise yani anlattığı öyküler ise gerçek yaşamdan alınmış kesitlerdi. Örneğin; kaybolan oğul, iyi Samiriyeli, Ferisi ve vergi mültezimi, düğün şöleni, koyunlar ve keçiler bu öykülerdendir.
Her bir meselin her bir detayı bir anlam ifade etmemekle aslında yaşam içinde belli bir örneği alıp bir öğretiyi daha net vermeye çalışmaktadır. Ama bazen insanlar anlatıların ayrıntılarına takılıp kaldıkları için mesellerden yanlış öğretilerde çıkarmaya kalkmışlardır.
Hükümranlık Meseli
Matta’nın 13.bölümüne kadar bir mesele rastlanmazken birden bire yedi meselin arka arkaya sıralandığını görürüz. Çünkü burada artık verilmek istenilen tek bir konu vardır “Allah’ın Hükümranlığı” bu nedenle bu meseller “hükümranlık meselleri” dir.
Bu normaldir çünkü bazen Matta İncil’i içinde İsa Mesih “İsrail’in Hükümdarı” olarak takdim edilmektedir. Markos İncil’i içinde “İnsanoğlu” ve Luka’da ise “kul” olarak ifade edilmektedir.
Matta’nın girişinde daha Mesih İsa’dan “Davut Oğlu” şeklinde bir bahsedilme vardır. Matta 3:2’de “Tövbe edin! Göklerin Egemenliği yaklaşmıştır” sözleriyle Yahya’nın ortaya çıktığı söylenmektedir. Ve 4:17’de Mesih İsa’nın vaazınında aynı olduğunu görüyoruz.
Matta 5-7 bölümlerinde “Hükümranlık Ahlakına” dikkat çekilmektedir. Ve 8-12’de mesellerle “Hükümdarlığın Gücüne” dikkat çekilmektedir. Kısacası daha ilk girişten itibaren Matta İncil’i bize Allah’In hükümranlığını vurgulamak istemektedir.
Mesellerler dörde üç bir tasnife sahiptir.
İlk dört; yani tohum benzetmesi, deliceler, hardal tanesi ve maya mesellerinde Mesih İsa kalabalıklar önünde konuşmaktadır. Son üç meselde ise yani; define, inci ve ağ benzetmelerinde ise yalnızca öğrencileri önünde durmaktadır.
Aslında ilk mesel genel olarak Allah’ın hükümranlığından bahsederken diğer taraftan diğer üçü bu hükümranlığın sürekli bizden çalınmaya çalışılması gerçeğine bizim dikkatimizi çekmeye gayret etmektedir. 5 ve 6. mesel bütün saldırılara rağmen hükümranlığın aranmasındaki tavır vurgulanmaktadır. Son meselse hükümranlığın tamamlanışından bahsetmektedir.
Bütünü Mesih İsa’nın gelişinden ikinci gelişine dek olan dönemde müjdesinin yayılmasında resülleri ile birlikte gerçekleştirdiği zaferli hizmetini ifade etmektedir.
Tohum benzetmesi
Hükümranlığın orijini üzerinedir bu ilk mesel. Matta 13:3-9’u hemen hemen hepimiz iyi biliyoruz. Ekincinin biri tohum ekmeğe çıktı...18-23 ayetleri arasında İsa Mesih’in bazı noktalarda bu meselini yorumladığını görüyoruz. Tohum hükümranlığın müjdesini temsil etmektedir. Ve yine Mesih’in ifadesi ile (19.a) toprak insan yüreğidir. Buradaki farklı topraklar Mesih’in müjdesi olan “Allah’ın Hükümranlığının” kabülü ya da reddini neden olan insan yürekleridir.
Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına düştü....yol kenarı yani yürek kenarı yürekte bir yol var demek. Bu yol, yol, gerçek, yaşam olabilir. Ama burada yolun kenarı, yüreğin kenarına içine düşmeyen bir gerçek var. Müjde geliyor ama bu güzel tohumu, bu küçük noktayı kötü olan götürüyor. Bu tarz toprak sert toprak olarak ifade edilmektedir. Tohum bu toprağa doğal olarak düşer. Dikkat ederseniz toprak onu içine sindiremez. Neden çünkü hedefe açık değildir. Yani bu yürek hedefi vuran yürek değildir yani günahlıdır. Günah- hedefin vurulmaması anlamındadır.
Tanrı’ya ilişkin bilinen ne varsa, gözlerinin önündedir..bu nedenle özürleri yoktur..Tanrı’yı bildikleri halde O’nu Tanrı olarak yüceltmediler....anlayışsız yüreklerini karanlık bürüdür (Rom.1:19-23). Burdaki durum budur. Allah bu durumda onların yine yazıların dediği gibi “yüreklerinin tutkuları içinde bıraktı”. Ve bu insanlar “yalnız yapmakla kalmaz, yapanları da onaylarlar” derken hedefi tutturamayan bir yaşam tarzı yani günah içinde yüzen bir yaşam tarzı artık yüreklerin hakimi olmaktadır.
İşte İsa Mesih’in müjdesi bu durumun karşısına “Allah hükümranlığını” çıkarmaktadır. Ama bütün özgürlüğüne rağmen Allah Hükümranlığının bir kısıtlamasını bile çok gören bir insan modeli yani “Adem” söz konusudur.
Toprağı az, kayalık yerlere düştü....yani sığ bir yüreğe düştü “Allah Hükümranlığı” müjdesi. Derin boyutlara kapalı, kısır, vizyonu olmayan, gizemi sadece üfürükçülük tarzı şeylerde arayan ama daha derin, daha evrensel, hatta bilimsel gerçeklere kapalı bir yürekten bahsediyor burada. Dindarlığı sadece kurallarla sıkıştırmış bir yürekten bahsediyor. Biraz anlar gibi oluyor Müjdeyi. Çünkü yeni bir moda gibi geliyor bu daha önce duymadığı ve yürek okşayan sözler. Ama sonra toprak derin olmadığı için, yürek derin olmadığı için yüzeyde kalıyor taki güneş onu kavurana kadar. Sıkılına kadar, daha yeni bir şeyler kişinin derin olmayan yüreğinin dikkatini çekene kadar. İşte o nedenle bir çok evangelical kiliselerde coşku ile başlayan Mesih İsa imanı müjdeyi almadan yüreğe sindirmeden yanıp gidiyor.
Ya da sevinçle aldığı bu müjde başkalarının anlamadığı bir yaşamı size getirdiği için sizi sıkıntıya sokmaya başlıyor ve hatta sözlerle, hareketlerle insanlar size “dinsiz, bu ne kolay din, böyle de inanç olur mu” gibi sözlerle yaklaşıyorlar ve “Allahın Hükümranlığı”müjdesi aslında sizde de temellenmediği için ve sadece şekli anlamalara kapıldığınız için yavaş yavaş sizi başka yöne sevkediyor. İşte derin olmayan yüreğin Müjdeyi algılayışı. Bugün binlerce Hristiyanım diyenin aslında sadece şahıs olarak Mesih İsa’yı tanımakla beraber esas olan “Allah’ın Hükümranlığı” müjdesini almamasından kaynaklı soğuk bir dindarlık yaşadığı gerçeği ile karşılaşıyoruz. Hatta Mesih İsa’nın öğretilerinden ve yaşamından ve kurtarış Müjdesinden fersah fersah uzakta belli mezhepler içinde dinler yaşadıklarını görüyoruz.
Kimi dikenlerin arasına düştü....dikenler büyüdü ve filizleri boğdu. Mesih İsa “dünyasal kaygıları ve zenginliğin aldatıcılığı sözü boğar” diyor. Evet, yaşadığımız çağda sırf kendi kiliselerimize baktığımızda aslında geçim, iş, gelecek, insan ilişkileri gibi kaygılar içinde bulunduğumuz gerçeği ile karşılaşıyoruz. Aynı zamanda çoğumuzun parası olmadığı halde bizim ülkemize ve kiliselerimize bakarsak birçoğumuzun cep telefonlarına hatta bilgisayarlara ve tabi televizyonlara sahip olduğumuzu görüyoruz. Yani aslında bugünün şartlarında belki zenginlik sayılmasa da söylenilmek istenilen söz açısından zenginliğe sahibiz. Ve bu durumlar filizlenmeye yüz tutan sözün büyümesini engelleyecek her ortamı oluşturmuş oluyor. Tam yürekle dua esnasında çalan telefon, Allah’tan beklerken sabrı öğrenmemiz gerekirken sabırsızca telefonlarla ulaştığımız istemlerimiz. Yüreklerimizdeki manaya henüz ulaşamamışken binlerce kilometre uzaklıklara e-maille (maddi işlemlerle) ulaşmış olabilmemiz. İşte bütün bunlar manayı ve kutsalı boğuyor. İşte Mesih İsa bu nedenle şöyle diyor Zengin kişi Göklerin Egemenliği’ne zor girecek. Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği’ne girmesinden daha kolaydır (Matta 19:23).
Kendime, ey canım, yıllarca yetecek kadar bol malın var. Rahatına bak, ye, iç, yaşamın tadını çıkar diyeceğim (Luka 12:16-21) bu sözlerin arkasından Mesih ölüm gerçeğini hatırlatmaktadır. Yani kısacası bütün bu yaklaşımlarda hedefin zenginlik olması zenginliğe karşı olunmaktan değil zenginliğin yüreği nerelere götürdüğündendir. Yani esas insan olma meyvelerini hele hele “Allah’ın Hükümranlığında” bir yaşamı algılama yeteneğini ortadan kaldırmasından kaynaklı bir karşı çıkma söz konusudur. Ve bazı topraklar yani yürekler bu nedenle çalıyı, çırpıyı, dikeni ortadan kaldırmalıdırlar.
Kimisi iyi toprağa düştü...iyi toprak düşenden daha çok meyve vermekle değerlendirilmektedir. Bu yürek Mesih İsa’nın “Allah’ın Hükümranlığı” müjdesini ta içine yani yola almıştır. “Yol, gerçek ve yaşam benim” diyen Mesih’in müjdesi ile “ben insanlarda bol yaşam olsun” diye geldim sözü yürek içinde “Allah’ın Hükümranlığı” ekimi sonucu meyvedar bir insan modelinde anlam kazanmaktadır.
Mesih İsa “iyi toprağa ekilen tohum ise, sözü işitip anlayan birine benzer. Böylesi elbette ürün verir, kimi yüz, kimi altmış, kimi de otuz kat” demektedir. Yani ürün tohumun üstünde olmak kaydı ile üründür. Ne kadar çok olması değil ekimin sonuç vermesi esas olandır.
Demek ki, Müjdenin ilanı dörtte bir yüreklerce net algılanabilecektir. Ve meyvedarlık yine dörtte bir yüreklerde gerçekleşecektir. Ve ürünün ne kadar olduğu değil, ekimin bir sonuç vermesi esastır.
Burada esas nokta Müjdenin ekiminin sonuç vereceği gerçeğidir. Şimdi yüreklerimize yeniden bakalım acaba ne tarz bir yüreğe meselin ifade ettiği gibi toprağa sahibiz. Toprağınız iyi değilse öyle kalacak değilsiniz. Allah’ın Hükümranlığını vaaz eden Mesih İsa “Ben gerçek asmayım ve Babam bağcıdır” (Yuh.15:1). Kısacası muhteşem nizamın sahibi Kainatın Efendisi Efendimiz Mesih’in Babası gerçek evrenin bahçevanıdır. O zaman asmada kalmamız yani Mesih’e asılı durmamız Muhteşem Bahçevanın işlemesine sebeptir. Ve toprağımızı iyi toprak yapacak olan O’dur.
Bakın “Kainatın Efendisini” şu sözlerde bir daha düşünün Üzerinize temiz su dökeceğim, arınacaksınız. Sizi bütün kirliliklerinizden ve putlarınızdan arındıracağım. Size yeni bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim. Ruhumu içinize koyacağım; kurallarımı izlemenizi, buyruklarıma uyup onları uygulamanızı sağlayacağım (Hezekiel 36:25-27). Kısacası kainatın bahçevanı toprağımızı değiştirme yeteneğine sahiptir yeter ki “gerçek asmada” Mesih İsa’nın bedeninde kurtuluşu gönenmişler olarak kalalım.
Zengin adam Mesih’in sözlerine dayanamayıp gitti. İnsanlar şaşkınlıkla “öyleyse kim kurtulabilir?” dediler. İsa, “İnsanlar için imkansız olan Tanrı için mümkündür” dedi (Luka 18:26-27).
İsa onlara bakarak, “İnsanlar için bu imkansız, ama Tanrı için her şey mümkündür” (Matta 19:26).
Bu bağlamda bu sizin yüreğiniz için de geçerlidir. Mesih İsa’ya geliniz ve “Allah’ın Hükümranlığı” müjdesini açık bir yürekle işitip kabul ediniz.

TURGAY ÜÇAL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder