29 Ekim 2009 Perşembe

Doğanın Planı


Doğa'yı gözlemlerimiz göstermiştir ki, yaşamın oluşması ve devam etmesi için organizmadaki her hücre ve sistemin her bir parçası kendini tamamen içinde bulunduğu bedenin ya da sistemin faydasına adamak zorundadır. Hali hazırda insan toplumu bu durumda değil, bu da şu soruyu ortaya çıkartıyor: "Peki nasıl var olabiliriz?". Organizma içindeki egoist bir hücre kanserleşir ve onu barındıran beden ölür. Bizler tek bir sistem içinde egoist parçalarız ve henüz hayattayız. Cevap şu ki, yaşamlarımız aslında "yaşayan" olarak tanımlanmamaktadır.


İnsanın varlığı, iki dereceye ayrılması nedeniyle doğadaki diğer hiç bir derece gibi değildir. İlk seviye hali hazırda içinde bulunduğumuz seviyedir. Başkalarından ayrı hissederiz, ve dolayısıyla, onları düşünmeyiz ve kendi menfaatimize kullanmaya çalşırız. İkinci seviye, ıslah olmuş mevcudiyet seviyesidir ki burada insanlar tek bir sistemin parçaları gibi karşılıklı sevgi, paylaşım, bütünlük ve sonsuzluk içinde işlev görürler.


İkinci seviyedeki mevcudiyet "yaşam" olarak tanımlanır. Hali hazırdaki mevcudiyetimiz ise bizi kendi başımız ıslah olmuş sonsuz seviyeye getirmek için planlanmış bir geçiş dönemidir. Dolayısıyla, çoktan ikinci seviyeye tırmanmış olan Kabalistler, bizim mevcut varlığımızı "hayali yaşam" ya da "hayali realite" olarak tanımlarlar. Bizim seviyemize dönüp baktıklarında " Bizler de o düş görenler gibiydik" derler.


MİCHAEL LAİTMAN/KAOSTAN AHENGE.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder